Akıcı Konuşmanızı Sağlayacak Diksiyon Tekerlemeleri
Güzel ve etkili konuşmak öyle sanıldığı gibi Allah vergisi bir yetenek değildir. Çalışarak kazanılan bir beceri hatta bir sanattır. Her sanat gibi bunun da kendine has yöntemleri, incelikleri ve teknikleri vardır. Diksiyon tekerlemeleri ile egzersiz yapmakta bu tekniklerden birisidir.
Sözcükleri hece yutmadan , harf atlamadan rahatlıkla çıkaramayanlar için bu egzersizler faydalı olacaktır.
Daha İyi Tekerleme Okumak İstiyorsanız Neler Yapmalısınız?
Kolay ve kısa tekerlemeler ile başlamalısınız. Önce sesli olarak hızlı bir şekilde okumaya çalışın. Bunu hatalarınızı en aza indirgeyene kadar birkaç kez deneyin.
Ardından tekerlemeleri içinizden dudaklarınız bile kıpırdamayacak şekilde tekrar etmeye çalışın.
Sizde diksiyonunuzu en üst seviyeye çıkarmak ve bu egzersizleri E.CNN Türk haber spikeri Burak TÖRÜN ile bire bir yapmak istiyorsanız Diksiyon Kursumuza göz atmalısınız.
Tekerleme Okumanın Yararları Nelerdir?
- Beynin gelişmesine katkıda bulunur.
- Unutkanlığı önler.
- Düzgün ve anlamlı konuşmayı geliştirir.
- İfade yeteneğini arttırır.
- Düşünce yeteneğini pekiştirir.
Diksiyon Tekerleme Örnekleri
A
- A be kuru dayı ne kuru sarı bu darı a be kuru dayı.
- Abana’dan Adana’ya abarta abarta apar topar ahlatla ağdalı avuntucu ahmak Ahmet’in avandanlıklarını aparanlardan Acar Abdullah ile Aptal Abdi akşam akşam bize geldi.
- Adalardan adalara adanan Adanalı Abroşun abarta abarta, Ahlatlı ağdacının avutucu, avutucu ahmak, aptal Abdurrahman’ın apraşı ağır ağır gidiyordu.
- Adem madene gitmiş. Adem madende badem yemiş. Madem ki Adem madende badem yemiş, niye bize getirmemiş.
- Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı takatukaları takatukalamam derse, takatukacıdan takatukalamadan al gel
B
- Baba Baki Bandırma’lı bacının basmalarını Balıkesir’li bakkal Basri’ye sat.
- Babaeskili babacan Bahri Beberuhi Bedri ile bıyıksız bıçkıcıbıngıldak Bigalı bekes Bahir’in Bigadiç’teki bonbon bonmarşesine varmışlar, oradakilerin yüzlerine bön bön bakarak, büyülü büyük buhurdanlığı buğulu buğulu boşaltıp bomboş
bırakmışlar, sonra da bodrumda gözden kaybolmuşlar.
- Babasının benekli bıldırcını bitişik bostanda böceklerden bunalarak büzüldü.
- Bacaksız Basri balıkçı badik balinin balıklarına basa basa bangır bangır bağırttı.
- Baldıran dalları ballandırmalı mı, ballandırmamalı mı? Sonra o bala daldıran baldıran dalları dallandırmalı mı, ballı dala dallandırmalı mı?
C
- Caddedeki canfesci Canan’ın camındaki canfeslerin cazibeleri cariyelerin canını cayır cayır yaktı.
- Camadanlı cahil Cabi Canib’in cacığına cascavlak cadaloz bir canavar gibi saldırdı.
- Cambaz Cevat cılız cimri coşkunla cömertliğe cumbada cüret ettiler.
- Canı sıkkın cani casusa cazibeleştirilmiş cehaletinden bahsederken, contacı Cumhur, cıvayı cumburdata cumburdata caka satarak yanlarından geçti.
- Cemil, Cemile, Cemal cumaları cilacı cüce Canip’in cicili bicili cumbalı ciltevinde cümbür cemaat cacıklı civcivle cücüklü cacık yerler, sonra da Cebecili cingöz coğrafyacının cinci ciciannesinin cırcırböceğini dinlerler.
- Ceylan cemil cevizlikte cezberelı cemalin cezvesini cebine indirdi.
- Cezbereli Cemal Cebeci’de cemaatin cesareti ile celalet gösterdi.
Ç
- Çankırılı çarıkçı Çakır, çardakta çalgı çalınırken çapulcularla çan çan etti.
- Çapakçurlu çapaçul çarkçıbaşı çaylak Zülküf, Çatalcalı çakmakçı çivit Cahit’e: - Behey çaçabalığı, çepiç, çerçi, çakaloz, çayırhorozu, çöpçatan, çurçur, çirişotu demiş!
- Çardaklı çeşmedeki çırak, çiçekleri, çobanın çöreğini ve çuvalları çürüttü.
- Çarık çorap dolak, ben sana çarık çorap dolak mı dedim?
D
- Dadaylı dadımın Dodurgalı düdük delisi dedesi diline doladığı debdebeli dedim dedisiyle dırdırını dilinden düşürüp de bir kez olsun doya doya düden diyemeden, düdenin dallara doldurduğu doyumlu yemişlerden doyasıya yiyemeden dâr-ı dünyadan göçüp gitti.
- Dadaylı davulcu davuluna dayanan davut dayıyı darbukayla darb etti.
- Damdan geldim, dedem dedim, demli çay istiyor.
- Dardünyada delilerle dertli dedeler içinde didindin durdun da kendi derdini döküp dereden tepeden dört çift lakırdı edecek bir hemderdi neden bulamadın?
- Davulcu dede dışarlıklı dikişçiyi dolandırırken dönemecin duvarından düştü.
E
- Ebe Ece, edepli Efe egemen eğitimde ejderli ehliyetini ekleyerek ellerini emeklinin entrikacı spekürcü erkek esmer eşine etejerli evinde eyvah diyerek ezberletti.
- Ecelerin Eveabat’taki evlerindeki tekir kedi, tenceredeki elli dirhemeti kendi kendine yedi.
- Eğer, Eleşkirtli eleştirmen Eşref ile Edremitli Bedri’yi Ege’nin en iyi eyercisi biliyorlarsa, ben de en iyi Ermenekli Erdem, Ergene’nin en iyi elektrikçisidir derim.
- Elalem bir aladana aldı aladanalandı da biz bir aladana alıp aladanalanamadık.
F
- Fakat farfara fareler falancanın falanını falsosuz familtesitle fakir fabrikada faydalandılar.
- Farfara felfelek fırıl fırıl fileli folluğu fötr fuarında füzelendi.
- Farfaracı Fikriye ile favorili faso fiso Fahri, Fatsalı Fatma’yı görünce, fesleğenci feylesoy Feyyaz’ı fındıkçı Ferhunde’yi anımsatarak feveran ettiler.
- Fasa fisocu Fikret, Fatsalı ile fesleğenci Feyyaz’ın fındıkçı Ferhunde’si Felemenk’e fink atmaya gittiler.
- Felemenkte Felemenklerin Felemenkçe mi konuştuklarını düşüne düşüne fertliği çektiler.
G
- Galata Kulesi kapısı karşısındaki kuru kahvecinin gıgısı çıkık, dişi kırık kurbağa kafalı, karakoncoloz kalfası halkı karışıklığa getirip kahveye kavruk kakula kırığı kattı.
- Galatalı gamsız Galip, gammazlıktan suçlanıp gazetecilikten gazlandı.
- Galip, Gebze’de gır gır giden gocuklu göçmen gururluya güldü.
- Geçen gece Gemerek’ten Gediz’e gelen Gebzeli gezginci gizemcilerden gitarist general Genzel, gençlere gerçekdışılıkla gerçeklik dışı ilişkiler arasında ne gibi bir geçerlilik gerçekliliği olduğunu sordu.
H
- Habeş hemşire, hırkalı hizmetçi hoppa hödüğe hurmaları hürmetle sundu.
- Hahamhanede hahambaşı hahamı homur homur homurdanır görûnce, hemencecik heyecanlandı, hızlandı, hoşnutsuz hırçın halhallarla halkaları, halatları hallaçlara verdi.
- Hakime hakem, hakeme hakim gerek.
- Halam halhallarla halkaları, halatları hallaçlara verdi.
- Havzalı Haydar, hancı Haydar’ın hasretinden, hastanedeki haşhaşçı halka haykırarak havalandırdı.
I
- Iğdır’ın ığıl ığıl akan ılıman ırmağının kıyıları ıklım tıklım ılgın kaplıdır.
- Ilım ılınan, ılıcalı ılıcalı akan ılık Iğdır Irmağı’nın kıyıları ıkır tıkır ığrıp ağaçlarıyla kaplıdır.
- Issız Sivrihisar’ın sarsıntısız şosesi üstünde zırıltısız sızıltısız bir yaz köşesi seçip sazsız, cazsız ve susuz, içkisiz sırf sosisonla işsiz bir yaz sürmek isteyişimizin sırrını sezişinize serzenişsizce sustum.
İ
- İbibiklerin ibibiklerini iyice iyileştirmek için İstinyeli istifçi İbiş’in istif istiridyeleri mi, yoksa, İskilipli İspinoz işportacı İshak’ın işliğindeki ibrişimler mi daha iyi, bilemiyorum.
- İbiş’le Memiş, iş miş dememiş, itişmiş, kavga etmiş, mahkemeye düşmüşler, mahkemeleşmişler. İş miş dememiş, itişmiş, kavga etmişlerde mi mahkemeye düşmüşler; iş miş demiş, itişmemiş, kavga etmemişlerde mi mahkemeye düşmüşler?
- İbiş’le Memiş, mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşmemiş mi?
J
- Jale Japonyalı jandarmadan Japonca öğrendi.
- Jale’nin jurnâlci Jilet Japon’u jambon, jeton, jarse istedi.
- Jarseli jeolôg jestini jeolôjide yaptı.
- Jiletçi, jileti jiletçiden aldı.
- Jimnastikçi Japon jeolôg, jübiledeki jüriye jürnâl satıp, jiletini jurnaliyle jüriye verdi.
- Jurnâlci Jale ile jenaratör Müjgân, Japonya’dan jilet, jant, jet, jambon, jelatin, jartiyer, jeton, jarse, Japongülü getirdiler.
K
- Kafakâğıdını kabadayı Kadir’e kaptıran kapkaççı Kasım’ın Kahire’deki kalecikli kaparozcusu geldi.
- Karakış karlıdağı karla kavururken, kaşı kırkık kırk kulaklı Kasım, kırk kırık küp ve kırkık kırk kuzu ile tokmaklı Kırkız Kalesi kapısında karkasının gerilerini kızgın kargılarla dağladı.
- Kâni’nin kafası Kâbil’i kabil değil kabûl etmez.
- Kekeme Kerim, kemençeci Kemal’le kerestecilik yaptı.
- Kınıklı, kılıbık kırpıntı Kıyasettin, Kırımlı kılkuyruk kıtmiri kıkır kıkır kıkırdatarak küskütük küçümen küfeci külhaniyle külüstür Kürşat’ı külünklü küngür üstüne küttedek devirdi.
L
- Lâtifeci, lâdenci, Lâmia, lâtif lâmbasını lâboratuarda lâkırdıcı halanın lâcivert lâke lâvabosuna halâ koyamadı.
- Lâvantacı lekeli Leylâ, leblebici leylek Lemi’ye letafetli leylâkları gösterdi.
- Leyla ile Lalelili Lale´ye leblebi ile likör ikram etmiş. Lüpçüler,lütfen lüzumlu lüzumsuz lakırdıları bırakın da lüzferle rızk, rot, rop, rint, ring, ray, radyoaktivite nedir diye konuşun.
M
- Manken muhtarın, Muşlu Muzaffer’le yaptığı mukavele mutlu sona erdi.
- Marmaris’ten Marmara’ya maviş maviş menevişli mermerlerle mermerciler, mamacılar ve marmelâtçılar mırın kırın, mışıl mışıl gittiler.
- Maskeli madenci Mardinli mahcup Macit’i malüm manifatura malları ile mahkemede mahküm etti.
- Mehtapta melekleri mest eden meczup Mecdi mezarlıktaki mezarcıları Mevlevi’nin mevlidinde methetti.
N
- Namlı Nallıhanlı Nesrin’in nalınlarını nazikâne nergis satan nöbetşekeri alan Nezaket’e vermesine ne dersin?
- Nezaketli Nedim nevrastenik neşesiz Necmiye’nin nefesini nezleli neşretti.
- Niğdeli Nihat’la nişanlı Nigar nispetsiz Nilüfer’le nihayetsiz nikah ninnisi söyledi.
- Nişantası rusfen nişadırlandı.
- Niyazi’nin Nüvit’le nöbetleşe normal naklettiği narenciye naklini nöron Nuri’yle numaracı Numan kapmışlar.
O
- Ocak kıvılcımlandırıcılarından mısın, kapı gıcırdatıcılarından mısın? Ne ocak kıvılcımlandırıcılarındanım, ne kapı gıcırdatıcılarındanım.
- Okmeydanı’ndan Oğuzeli’ne otostop yap; Oltu’da volta at, olta al; Orhagazi’de Orhanelili Orhan’a otostopçuluk öğret, sonra da Osmancıklı Osman’a otoydu, fotoydu lotoydu, say dök.
- Olmaz olmaz deme, olmayacak dediğin oluyor.
Ö
- Ödemişli ödlek Ömer, öksürüklü Özdemir’in öküzüyle ördeğini öldürmüş.
- Öğretmen öğleyin öğrencilere dört öğeden oluşan öğütleri söylemiş.
- Öğretmen, özerk öğretimde, örnek çalışmalara destek oldu.
- Öküz ölür gönü kalır, yiğit ölür ünü kalır.
- Önce öfkeyle öttüğünden Ökkeş’i görmedi.
- Özbeöz’ün özbeöz Ödemişli öngörülü öğretmeni Özgüraslan ile Özgülaslan özellikle özerk ön öğretimde öylesine özverili övünç verici ve övgüye değer kişiler ki, hani tüm öğretim örgütleri içinde en özgün örnek onlardır, diyebilirim.
P
- Palavracı peltek pısırık pişkin poturlu pörsük pulcu patladı.
- Peltek pehlivan peçeli perişan Perizat’ın pervazı perdesiz peykede pestenkerani pembe pedagogla pençelendi.
- Pingpong, pingpong, pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Ping!… Pong!… Pong!… diyerek Posof’un pisipisi otundan yapılma pisovsu piposunu tüttüre tüttüre petalinise doğru paytak paytak yürüyüp gitti.
- Pohpohçu pinti profesör pofur pofur pofurdayarak hınçla tunç çanak punç içip pülverizatör prospektüsünü papazbalığa biblosunun berisindeki papatya buketinin bu yanına bıraktı.
R
- Ramazanda Rizeli Remzi rüküş Rümeyşa’ya rastlamış da: römorkör, riziko, rokoko, Ruhülkudüs, rüzgârgülü, rıhzır, rehabilitasyon, rızk, rot, rop, rint, ring, ray ve radyoaktivite nedir diye sormuş.
- Resimli romanlarda dikkatle roman ruhları gören Raziye, arabesk mikrobundan rahatsızlık kaparak verem oldu.
- Rıfkı’yla Rıza rıhtımda rızklarını aradılar.
S
- Safranbolulu Safinazla Salihlili Salih Sivrihisar’da soğuk almışlar, sinüzit olmuşlar, sonra sımsıkı sarınarak söylenmesiz Seyitgazi’ye varıp, sarımsaklı suteresini susarımsağı ile karıştırarak suyunu süzmüşler.
- Sedat Tınaz’ın tasası suratsız teyzesine rastlama sezen sıska sülük tazısını tuz tortusu tütsüsüne tutmasıydı.
- Sinsi Selim’in senelerdir sarsıldığını söyleyen sümsük Sabiha, sahnede de sonuna kadar susmayacağını söyledi.
- Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek, bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek. Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek, bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördeğe: siz de bizcileyin beş boz başlı beş boz ördek misiniz demiş.
Ş
- Şaklaban şamdancı Şaban, şatafatlı şatosunda şaşmaz şakrak şairleri şanlı şakrak şapkacısının şarabıyla şaşırttı.
- Şemsiyeli Şerbetçi Şefik, şehirli şekercinin şebboylarını şezlongunun şeritlerine astı.
- Şişeci şirin şişko Şinasi, şirkette şişmanlığından şikayet etti.
- Şöhretsiz Şefik, şimdi, şekilsiz şık şaşkın şapşal şurupçuyu ve şosenin yokuşundaki şişko şıracıyı şıra şölenine çağıracak.
- Şu karşıda bir dal, dalda bir kartal; dal sarkar, kartal kalkar; kartal kalkar, dal sarkar. Dal kalkar, kartal sarkar, kantar tartar. Şu karşıdaki kara kuru kavak, karardın mı ey kara kuru kavak, sarardın mı ey kara kuru kavak!
T
- Tahrilli ve talihli tentürdiyotçu tetik Tahir’le tahterevallici tekinsiz Tevfik’in talimhanede ters türs konuşarak terter tepinip tir tir titremeleri Turhallı tombul Turgut’u tıpış tıpış tosbağa sokaktaki tömbekçiye doğru yürüttü.
- Tembel tefeci teyze terliklerini teker teker terli Tekin’in tepesinden temiz Tekir’e fırlattı.
- Titiz, temiz, tendürüst dadım; tadını tattığı tere demetini dide dide dağıttı da hiddetinden hem dut dalında takılı duran dırıltı düdüğünü öttürdü, hem de didine didine dedim dedi, dedim dedi dedi durdu.
- Tokatlı tombalacı tombala torbasını toplarken tombalak torununu tokacı torbasına koydu.
U
- Ulubatlı utangaç Ulaş’a uğursuz Ulunay’ın uzun uzun uzattığı urganı uğraşa uğraşa aldı.
- Uluborlulu Ufuk, utangaç Ulaş’la uğraşmaktan usandı.
- Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlalı uğursuz Ulvi uğraşa uğraşa Urfa’daki urgancılara uzun uzun ulam ulam urgan sattılar.
- Umdum umdum, geri yumdum.
Ü
- Ülker, üzüntüsünden, üzüm üzüm üzüldü.
- Ürdünlü ünlü üfürükçü Üryani, Ünye, Ürgüp üzerinden ülküdeşlerine, üstüpü, üstübez, üvez, üzüm, üzengitaşı ve üzünç götürürken, Üveyik’ten ürüyerek, üvendirlerini sürüyerek yürüyen üçkağıtçıların ürküntü üreten ünü batasıca ünlemleriyle ürküverdi.
- Ürgüplü Hüseyin, üzüm üzüm üzülen, süzüm süzüm süzülen üzümcüye üzüldü.
- Üstü Üç taşlı taç saplı üç tunç tası çaldıran mı çabuk çıldırır, yoksa iç içe yüz ton saç kaplı çanı kaldıran mı çabuk çıldırır.
V
- Varlıklı Veli vırvırcı Vikontla voyvoda vuruşunda vücutlandılar.
- Vedat’ı caddede durdurdum da dedim ki: Şu dar dünyada delilerle dertli dedeler içinde didindin durdun da kendi derdini döküp dereden tepeden dört çift lakırdı edecek bir hemderdi neden bulamadın?
- Vırvırcı Vedia ile vıdıvıdıcı Veli, velinimeti vatman Vahit’e vilayette veda edip Vefa’ya doğru vaveylasız, velevasız velespitle volta vururlarken voleybolcu Vatran, virtüöz Vicdani ve Viranşehirli vatansever, viyolonselist Vecibe ile karşılaştılar.
Y
- Yalancıoğlu yalıncık Yayla Dağı’nın yahnisini yağsız yiyebilirse de Yayla Dağı’nın yağlı yoğurdundan, Yüksekova’nın yusyumru yumurta yumurtlayan tavuklarından, bir de yörük ayranıyla yufkasından asla vazgeçemez.
- Yeni yelpazeli Yekta, yerli yekpare yeleğine yedi yeni yemeni yerleştirdi.
- Yıldırım Yılmaz, yıkadığı yılanlarıyla yıldırım yıkıcıları yıldırdı.
- Yitik yerleri yollarda yorgunluktan, uykusuzluktan yıkıla yıkıla yürüyerek yangın yörelerinden sonra yakalayabildiler.
- Yöndeş yöresel yönde yörünge yöresi yönergeyle yönetildi.
Z
- Zararlı zarif Zahit, zamkçı zavallı zabite zambaklarda zalimlik etti.
- Zerzevatçının sepetini sıska sülük, tatsız, tuzsuz, sert sırtlı biri zigzaglar çizen tazı gibi taşıyordu.
- Zıpır, zıpzıpçı, zımbacı, zıvanasız zirzopla zırıl zırıl zırlayarak zırvaladılar.
- Zihni, zihnini Zeki’nin zikzak çizen zevzek züğürt sözleriyle uzun uzun zorladı.
- Ziyankâr Ziya, zibidi Zihni’yle Zincirlikuyu’da Zileli Ziba’nın ziyafetine kondular.
- Zonguldaklı zorba zorlukla zorladı.Züğürt züppe, zülüflü Zühre’yle züğürtlendi.